YARIN NİMET DEĞİL, İHTİMALDİR. BUGÜNSE EMANET⏳💌

YARIN NİMET DEĞİL, İHTİMALDİR. BUGÜNSE EMANET⏳💌

Kıymetli bir Şairimiz der ki... "Her şey için yeni bir yarın var ama… yarınında garantisi yok. Yarın için çok planın olabilir ama nefsinle mücadelen sadece bugüne ait. Hayal ettiğin tövbe, ertelediğin iyilik, söylemediğin “Elhamdulillah”… Hepsi bugün içindi. Yarın nimet değil, ihtimaldir. Bugünse emanettir. Yarının garantisi yoksa bugünün değeri sonsuzdur." 

Bu sözlerin bizi, yaşayacağı sadece 24 saati kalan bir insanın dünyasına götürdüğünü düşünelim...💕 
Eğer bize sadece bir günlük ömrümüzün kaldığı söylenseydi, bu sözün anlamı derin bir çaresizlikten ziyade, mutlak bir yoğunluğa, arınmaya ve sevgi kutlamasına dönüşürdü. Yaşayacağımız o 24 saat o kadar kıymete binerdi ki, ne yapacağımıza kaygılanmaktan ziyade hayatımızdaki önem sırasını anında belirlerdik. Bu durumda, bugünün değeri sadece büyük değil, mutlak anlamda sonsuz olurdu. Çünkü elimizde kalan, planlanacak bir gelecek ya da telafi edilecek bir geçmiş değil, sadece ve sadece bu son 24 saattir.

O gün, geriye dönüp baktığımızda pişmanlıklarımızın gölgesinde kalmak yerine, şükür ve kabullenişin aydınlığına dönerdik. O güne kadar yaptığımız her şeyin anlamı değişir, bütün negatif duygular, kırgınlıklar ve dünyevi kaygılar anında önemsizleşirdi. Geriye sadece kalben yapacaklarımız önemli olarak kalırdı; maddi şeyler anlamını tamamen yitirirdi. Kalbimizdeki tek öncelik sırası, bir daha asla bozulmayacak şekilde yeniden düzenlenirdi: İbadet, Sevdiklerimiz, Helalleşme ve Şükür.

Vaktin kısıtlılığıyla, önce kalbimizi affederek temizlerdik. Telefon defterimizde bir zamanlar kırgın olduğumuz veya kalbini kırdığımız herkesi gözden geçirir; kısa bir mesajla helalleşme ve sevgi dileklerimizi sunardık. Bu, bir borç ödeme gibi değil, kalbi ölümden önce tamamen arındırma eylemi olurdu. Belki de ömür boyu söylemeye çekindiğimiz “Seni ne kadar çok seviyorum,” “Beni bağışla” gibi sözler, artık zamanın kısalığı nedeniyle filtresiz bir cesaretle söylenirdi.

Canımızın içi Biricik Peygamberimiz sallallahu teala aleyhi ve sellemin tavsiyesi önümüze gelirdi: “Namazını, (hayata) veda eden bir kimsenin namazı gibi kıl!...” Bu, o gün en yüce anlamına ulaşırdı. Her *“Allahu Ekber”*de dünyadan bir adım daha uzaklaşılır; her secde, ruhun mutlak teslimiyetini mühürlerdi. Bu, bir borç ödeme değil, Rabb'e en yoğun hasretle kavuşma provası olurdu. Borçlarımızı ödemeye çalışır, özellikle kul hakkı temizliği yapar ve elbette namaz borçları daha sevgiyle, daha ihlaslı duayla telafi edilmeye çalışılırdı. Kalan her an, Lâ ilâhe illallah ve Elhamdülillah zikirleriyle dolar, dil bu dünyanın fani olduğunu, kalbin ise ebedi huzura hazırlandığını ilan ederdi.

İbadetlerimiz ve sevdiklerimiz birinci sıraya gelir, her anının tadını çıkarmak isterdik. Yaptığımız sıradan bir birlikte çay içme bile sonsuzluğa giden bir anı olurdu. Belki sevdiklerimizin gözlerinin içine bakarken gerçekten orada olarak bakardık. Son kez baktığımızı bilmek, onları incitmemek ve her bir bakışta tüm sevgimizi aktarmak birinci gayemiz olurdu. Her saniye, daha önce hiç hissedilmemiş bir yoğunluk kazanır. O bir gün içinde yaşanan bir saniyelik dokunuş, ömür boyu sürecek bir anıya eşit olurdu. Her öpücük, sondan önceki öpücük olduğu için, bir ömürlük tutku ve sevgi taşırdı. Son sarılmalar son muhabbetler olmasına rağmen, veda havası bile vermek istemezdik. O anın güzelliği bozulmasın diye.

Bu, bir veda günü değil, bir kutlama ve mühürleme günüdür. Geleceğe dair tüm kaygılar ve önemsiz detaylar anında silinir. Geriye kalan tek şey, sevdiklerimizin yüzü, sesi ve varlığı olurdu. O bir gün içinde edilen her kelime, yapılan her hareket, sevdiklerimizle kendisi için bir anıt inşa ederdi. En yoğun ve en saf haliyle yaşanmasıyla, geride kalan kişilerin kalbinde sonsuza dek sürecek bir iz bırakılırdı. Ve o kalan sadece bir gün, binlerce günden daha değerli, en unutulmaz gün olurdu. Yaşanacak O son günde her an, zamanın ötesinde, paha biçilmez bir hediye. Ve bu anlar, hayatımızın tamamına anlam katmaya yeten bir an-ı seyyale olurdu.

Ne kadar da güzel değil mi? İşte bu yüzden o tek gün, paha biçilemez olur..❤️❤️ Yarının garantisi yoksa bugünün değeri sonsuzdur.

1 Yorumlar

Yorum bırakmak ister misiniz?

  1. Say ki öldün; Yalvardın, yakardın, sana bir gün daha verildi. Bugünü o gün bil ve öyle yaşa.
    — İmam-ı Gazali

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski